Fariz Gürenin 1975 yılında fırıncılık sektörü ile başlayan, 1980li yıllarda İbrahim Gürenin işletme sahipliğiyle büyüyen ve 1998de unlu mamulleri genişleterek pasta ve diğer sektörlere geçiş yapan Alp&Can Unlu Mamulleri ve Cafe; Fransanın Paris şehrinde düzenlenecek olan dünyaca ünlü Europain pastacılık fuarına katılıyor. İşletme Müdürü Remzi İlitli, Pariste 8-12 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Europain pastacılık fuarına katılacak. 2 yılda bir yapılan fuarla ilgili izlenimlerini gazetemizle paylaşan Remzi İlitli; ülkemizdeki pastacılık sektörü ve yaptığı çalışmalarla ilgili açıklamalarda bulundu.
Fuara gitmemizdeki amaç dünya pastacılığını takip etmektir
Fransada yapılacak olan fuarla ve fuarın Türkiye pasta sektörümüze etkileri ile ilgili açıklamalarda bulunan Remzi İlitli; Europain, Pariste 2 yılda bir yapılan dünyanın en büyük pastacılık fuarı. Dünyadaki bu sektöre dair bütün yenilikler burada tanıtılıyor. 30-40 civarında ülkenin pasta ustaları bu fuarda buluşuyor. Bu fuara gitmemizdeki amaç dünya pastacılığını takip etmektir. Hatta sektörü bölgesel olarak da takip edebiliyorsun, örneğin; Amerikadaki, Brezilyadaki, Fransadaki pastacı ne yapıyor bunu görebiliyorsun. Bu yüzden ben bu fuara ilk 1996da gittim. 1996dan bu yana bu fuara 4 kez katıldım. Ayrıca Almanyada da bir fuar oluyor. Ona da 2-3 defa gittim. Bizim sektörümüz moda sektörü gibi sürekli takip edilmesi gereken bir sektör. Bu fuarlara katılan ustalar daha ileri görüşlü daha güncel ve daha aydınlık insanlar oluyorlar. Bu nedenle biz de bu sene 8-12 Mart tarihlerinde bu fuara katılacağız. 1996 yılında gittiğimizde resimli pasta sistemini bu fuarda bulduk. Bu sistemi Türkiyeye ilk getiren kişiyim. Pastanın yan dekor ve çikolatanın üzerine şablon çıkarma sistemini de bu fuarda gördük. Onu da Türkiyeye ilk ben getirdim. Katılacağımız fuardan da mutlaka yeni bir şeyler getireceğimize inanıyorum. Fuarda edineceğimiz tecrübe ile de Babaeski ve çevresinde yaşayan vatandaşlarımıza da daha iyi hizmetler üretmeye çalışacağız.
Ülke sektörümüz bu fuarlarda ekipman açısından çok küçük çaplı, tamamen el becerileriyle yetenekli ustaların yaptıklarıyla yer alıyorlar. Bizim kullandığımız ekipmanlar yurtdışına göre çok kalitesiz. Mesleğimiz, bizim gibi bu mesleğe gönül vermiş ustaların kişisel çabalarıyla ilerliyor. Ne var ki bizim insanlarımız yemek konusunda zekidir. Bu ülkedeki tatları başka hiçbir ülkede bulamazsınız. Ama onlar değerinde satıyorlar, biz değerini alamıyoruz. Örneğin; geçtiğimiz günlerde Kırklarelinde büyük bir firmanın açılışı vardı. Oraya Makaron diye bir çeşit yaptık. Genel Müdür açılışta bunu gördüğünde şok olmuş. Bunu Türkiye genelinde Divan Pastanesi yapıyor sanıyordum dedi. Divan Pastanesi de Koç grubuna ait çok zengin bir pastanedir. Pastamızdan yedikten sonra Divan Pastanelerini aratmamışsınız diyor ve bize teşekkür etti. dedi.
Fuarda farklı damak zevkleri gördük
Katıldığı fuarlarda izlenimlerini ve yaptığı çalışmaları anlatan Remzi İlitli; Beni yetiştiren ustam Niyazi Çaprazdır. Kendisi de yurtdışında yetişmiştir. İlk onun sayesinde Fransadan, İngiltereden, İtalyadan pastacılarla belirli dönemlerde çalışma fırsatım oldu. Dubaide Kralın kuzenine ait bir pastanede Nihat Çapraz ile birlikte 10 gün çalışma fırsatımız oldu. Orada çok beğeni topladık. Bu tip etkinlikleri yapmaya çalışıyoruz. Ayrıca orada çalışan ve kendisini yetiştiren Türk arkadaşlarımız da var. Onlarla da çalışmalar yapıyoruz.
Fuarda farklı damak zevkleri gördük. Hiçbir yerde aynı damak zevki yok. Örneğin; Türkiyenin damak zevki çok farklı. Daha yoğun çikolatayı, daha yoğun kremayı kabul ediyoruz. Yani Türkler pastayı doymak anlamında yiyorlar. Ama Avrupalılar pastayı aperatif bir tatlı olarak düşünürler. Onlar daha hafif daha az çikolatalı pastaları seviyorlar.
Ben 1983 yılında Meran pastanesi isminde bir pastanede pastacılığa başladım. Sonra 1987 yılında Hacıbozanoğullarında Niyazi Çaprazın yanına girdim. 1,5 yıl orada çalıştıktan sonra askerlik görevimi yapmak amacıyla askere gittim. Askerden döndükten sonra 1 yıl daha Hacıbozanoğullarında Niyazi Çapraz ile çalışmaya devam ettim. Ondan sonra çikolata yapım atölyesi kurduk. Pelit pastanelerine 1990-91 yıllarında special çikolatalar yapıyorduk. 2 yıl kadar bu işi yaptık. 1992 yılında da Aksarayda Yayla Pastanesi isminde bir pastaneye girdik. 1998de de Pasdekoru kurduk. Orada ithalat ve ihracat üzerine işler yaptık. Resimli pasta sistemini ve yan dekor sistemini bu dönemde ülkemize getirdik. Yurtiçi ve yurtdışı araştırmalarımız oldu. Öğrendiklerimizi yurtiçinde demolar yapıp ustalara bunları öğretiyorduk. Yaklaşık 12-13 yıl bu işi yaptım. 2011 yılında da Alp&Cana geldim.
Türkiye Cumhuriyeti tarafından seçilen, bilirkişi uzmanı olarak görev yapıyorum. Bu tip sektörlerden devlete açılan mahkemelerde devlet beni bilirkişi olarak tayin ediyor. Ayrıca Pas-Derin kurucu üyesiyim. Türkiyenin en büyük pastacılık derneğidir. Ayrıca Başkan Yardımcılığını yapmaktayım.dedi.
Neden Alp&Can?
Alp&Canda çalışmaya başlaması, Trakya insanına bakış açısı ve çalıştığı ünlü isimlerle ilgili açıklamalarda bulunan Remzi İlitli; Burası kırsal bir kesim olduğu için kendimizi geliştirme olanaklarını görebilmek adına fuarlara katılıyoruz. Ayrıca İstanbulda firmaların seminerleri oluyor. Bu seminerlere davet ediliyoruz. Alp & Candaki görevim sadece pasta ustalığı da değil. İşletmenin Müdürlüğünü yapıyorum. Buradaki satış ve pazar bulma dâhil pek çok görevde bulunuyorum. Buradaki bütün faal hayatımız bu ve yoğun da geçiyor. Sektörde de 33 yıldır varım ve Türkiyede de tanınırım. Daha önce de yazılı ve görsel basında özellikle resimli pasta sistemiyle ilgili röportajlarım oldu. Ayrıca önemli isimlerden müşterilerim de oldu. Örneğin; Uğur Dündar, Fatih Terim, Hülya Avşar gibi isimlere pasta yaptım. Turgut Özal Cumhurbaşkanlığı döneminde 3 ay Floryadaki Atatürk Köşkünde kalırdı. Bu 3 aylık sürelerde kahvaltılarını ben hazırlardım. Ayrıca ünlü işadamı Tahsin Kayanın bütün kokteyllerini ben düzenlerdim. Herkesin merak ettiği bir soru da var, bu kadar vizyon sahibiyken neden Alp & Can ve Babaeski diye soruyorlar. Benim aslen anne tarafım Trakyalıdır. Ben doğma, büyüme İstanbulluyum ama hayatımın belirli bir dönemi Trakyada geçti. Ben Türkiyede 81 ilin 70ini gezmiş biri olarak Trakya insanları sıcaklığına ve samimiyetine güvendim. Ayrıca bu gezilerde Türkiyenin bölgesel anlamda da farklı damak tatlarının olduğunu gördüm. Türkiyenin bölgesel anlamda farklı tatları da var ama bu işi en iyi yapan İstanbuldur. Ankarada bile 2 sene önce Pelit açıldı ve Ankara daha yeni pastacılıkla tanıştı. Antalyada da otel ustaları var, fakat onlar da daha çok yemek sektöründe kendilerini yetiştirdikleri için, bizim sektörde yükselemiyorlar. Bu nedenle İstanbul ve Marmara Bölgesi bu işin komutanıdır. dedi.
Böyle bir etkinliği Babaeskimizde yapmak istiyorum
Babaeski Festivalinde pastacılıkla ilgili bir etkinlik düzenlemek istediğini anlatan Remzi İlitli; İstanbulda Kasım ayı sonunda yapılan bir fuar vardır. Bu fuara bütün dünyadan ustalar katılır. 20 ülkeden ustalar gelir. Bunu yapmak kolay bir şey değildir. Ben bunu Babaeski Festivalinde yapmak için adayım. Henüz sesimizi bu konuda daha duyuramadık ama ben böyle bir etkinliği Babaeskimiz de yapmak istiyorum. Bu benim için çok basit bir şey. Festivalimize baktığımızda kurulan standların kendi içimizdeki esnafımızdan olduğunu görüyoruz. Bunları Babaeskililer zaten biliyorlar. Babaeski Festivaline farklı bölge ve yörelerden kültürler de katarak, festivalimizi zenginleştirebilir ve daha fazla insanı buraya çekebiliriz. İnsanlar farklı şeyler görecekler ve birbirlerine anlatacaklar. İşte o zaman festivalimiz gerçek bir festival olacak. Bunlar çok ucuz şeyler ve çok az rakamlara yapılabilecek şeyler. Bunu yapabilecek imkân bende var. dedi. Son olarak düşüncelerini Alp & Can ailesine teşekkür ederek bitiren Remzi İlitli Alp & Cana geldiğim günden bu yana her zaman yanımda olup beni destekleyen İbrahim Güre, Maksude Güre, Baturalp Güre ve Farizcan Güreye teşekkür ederim. dedi. (Uğur AKAGÜNDÜZ)
Kaynak : Gündem Gazetesi

Sitedeki harici linkler ayrı bir sayfada açılır.
Beski Haber, harici linklerin sorumluluğunu almaz.
Ziyaretçiler haberlere yorum yaparak, Kullanıcı Sözleşmesi‘ni kabul etmiş sayılırlar.